01.03.2019 01:10

En kötüsü geride kalmış olabilir ama...

2019’A birçok endişe ile başlanmasına rağmen piyasalar son haftalarda iyimser tarafa geçti. Küresel ölçüde hisse senetlerine ilgi artarken son haftalarda yabancı girişi öncülüğünde Borsa İstanbul’a yönelik ilginin de artığını görüyoruz. Öyle ki BIST-100 Endeksi son 16 iş gününün sadece birini düşüşle kapattı. Yaşanan bu yükselişle birlikte geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan düşüş trendi ve uzun vadeli gösterge niteliğindeki 500 günlük ortalama g'eçilmiş oldu. Böylece endeks geçtiğimiz yıl haziran ayından sonra gördüğü en yüksek seviyelere ulaşmış oldu. Küresel ölçüde hatırı sayılır endekslerin bir çoğunda sene başından itibaren yükseliş kaydedilirken bu yükselişler ağırlıklı olarak yüzde 5-7 aralığında gerçekleşti. Yükselişte başı gelişmekte olan ülkeler çekerken yüzde 11.54’lük getiri ile BIST-100, yüzde 11.18 ile Rusya RST, yüzde 11.14 ile de Brezilya BOVESPA öne çıktı. Küresel etki ile Borsa İstanbul’da bu yükseliş devam ederken TL tarafında daha temkinli de olsa iyimserlik devam etti. Yeni yıla Japonya’nın tatil olduğu günde yen ile birlikte en çok spekülasyon maruz kalan para birimi olarak başlayan TL’de sonraki dönemde istikrar hız kazandı. Bir süre 5.35-5.50 aralığında dalgalanan kur geçtiğimiz hafta 5.25’li rakamlara kadar geriledi.

YURTDIŞI RİSKLER DENGELENDİ Mİ?

Borsa İstanbul’daki yükselişin ardından büyük oranda küresel etkilerin olduğu yukarıda da bahsettiğimiz rakamlar da kısmen gösteriyor. Küresel ölçüde iyimserliğin ardında ise ticaret savaşlarının korkulan kadar şiddetli geçmeyeceği beklentisi önemli bir etki oluşturdu. ABD ile Çin arasında devam eden görüşmelerin olumlu seyrettiğine yönelik açıklamalar piyasaları desteklerken, son günlerde gelen açıklamalar konunun bu kadar net olmadığını işaret etmeye başladı. Geçtiğimiz hafta ABD Ticaret Bakanı Gross ABD-Çin arasında konuşulması gereken çok mesele olduğunu söyleyerek ticaret anlaşmazlıklarında önemli bir gelişme olmadığını kaydetti. 30-31 Ocak boyunca ABD-Çiıı görüşmeleri planlanan takvim içerisinde devam edecek. Bu görüşmeler sonrası ortaya çıkacak tablo, borsalardaki iyimserliğin devam edip etmeyeceğini gösterecek. Bu nedenle henüz yurtdışı riskler dengelendi demek için erken görünüyor. Bununla birlikte ABD’dc her gün yeni bir rekor kıran hükümetin kapalılık durumu konusunda da bir adım atılmış değil.

Kamu da ücret ödemeleri de dahil bir çok aksamaya neden olan süreç ikinci ayına girdi.

Bu konunun uzaması da ABD’ye yönelik büyüme endişelerini artırabilir. İzlemeye devam ettiğimiz ikinci önemli başlık da bu.

Üçüncü önemli başlık ise Brexit süreci.

Tam bir çıkmaza dönüşen Bıexit ile ilgili 29 Ocak Salı günü İngiltere Başbakanı May’in B planı olarak adlandırılan tasarısı oylanacak.

B Planı’nın öncekinden çok farklılıklar göstermemesi nedeniyle Parlamento’dan geçmesine çok düşük olasılık veriyor. Sonrasının ne olacağı ise oldukça belirsiz. May daha önceki açıklamalarında Brexit’in ertelenmcycceği ya da yeni bir Brexit referandumu yapmanın mümkün olmadığı şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Buna karşın ortaya çıkan belirsizlikler her yolu mubah kılabilir. Bu nedenle üçüncü konumuz olan Brexit’de de çözümden daha çok belirsizliğin artış beklentisi ön plana çıkıyor. Son olarak geçtiğimiz hafta küresel piyasalar üzerinde çok fazla etkisi olmasa da Venezüella’daki iç karışıklığın ülkeler arası kutuplaşmaya neden olma riski önem derecesi şimdilik düşük olsa da takip edilmesi gereken önemli başlıklar arasına girdi.

FED TOPLANTISI VE İSTİHDAM RAKAMLARI

30 Ocak Çarşamba günü saat 22:00’da gerçekleşecek Fed toplantısından faiz artırım kararı beklenmezken, geçtiğimiz yıl alınan kararla tüm toplantıların ardından basın toplantısı gerçekleştirilecek olması bu toplantıların önemini artırdı. Önceki ay istihdamdaki artış rakamları, ABD’de hükümetin kapalı kalmasının maliyeti ve büyümeye yönelik beklentiler konuşmada ön plana çıkan başlıklar olacaktır. Fed’den sadece iki gün sonra Cuma günü de ABD’de istihdam verileri açıklanacak. Geçtiğimiz ay istihdam verileri rekorlar ayı olarak kayda geçti. 184 bin kişi olması beklenen aralık ayı tarım dışı istihdam artışı 312 bin ile şubattan bu yana en yüksek rakam ulaşırken, ortalama saatlik kazançlardaki artış yıllık yüzde 3.2 ile 2009’dan sonra görülen en yüksek artışı işaret etti. İşgücüne katılım ise Eylül 2017’den sonraki en yükseğe ulaşarak yüzde 63.1’e ulaştı. Küresel piyasalardaki iyimserlik dalgasında önemli bir payı olduğunu düşündüğümüz bu veri konuşulan onca riske rağmen istihdam piyasasının gücünü koruduğu şeklinde değerlendirilmişti. Bu veri bir sapma mı yoksa güçlü trend devam mı ediyor, bunu ocak ayı rakamları ile teyit etme imkanımız olacak. Bu nedenle geçtiğimiz yıl çoğunlukla görmezden geldiğimiz istihdam rakamlarının bu ay piyasalar üzerindeki etkisinin oldukça sert olduğunu görebiliriz.

İÇERİDE VERİLEN MESAJLAR OLUMLU

İç gündemde öne çıkan başlılar arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile yaptığı telefon konuşması ve Rusya’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşme ön plana çıktı. Her iki görüşmeden sonra yapılan açıklamalar dış politikada daha yapıcı bir atmosfer oluştuğunu işaret etti. Buna karşın Suriye konusu hala sürprizlere açık bir başlık olarak masada duruyor. Hafta içinde ön plana çıkan diğer başlık ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’m Davos’ta yaptığı açıklamalarda merkez bankası bağımsızlığını ön plana çıkarması ve 2019 için enflasyonda yüzde 15’i hedeflediklerini açıklaması oldu. Yapılan bu açıklamalar geçtiğimiz hafta kur ve faizde aşağı yönlü hareketi destekledi. Yıl boyunca ön planda olacak ve bu yılın ilk rakamının 4 Şubat’ta açıklanacağı enflasyon verisine hassasiyet yüksek olacaktır.

—————

Geri